• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
                                                                                                                                                                                                                     







Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.138634.2754
Euro37.346837.4965
Üyelik Girişi
SEYFETTİN KARAMIZRAK
seykarami@gmail.com
BAYRAMLAR
14/05/2021
“Bаyrаmlаr, milli ve dini duygulаrın, inаnçlаrın, örf ve аdetlerin uygulаnıp sergilendiği, bir toplumdа millet olmа şuurunun şekillendiği, kuvvetlendiği günlerdir.”
Teknolojinin baş döndüren yenilikleri, insanoğlunu şaşırtmaya devam ederken, aynı
zamanda O’na büyük kolaylıklar da sunmaktadır.
Cep telefonu, internet, televizyon ve yazılı basın araçları, uzaydaki gelişmeler, tedavi
yöntemlerinin iyileştirilmesi, yiyecek ve içeceklerde, üretimdeki bulgular vb. hayatımıza
anlamlı ve pozitif değişiklikler getirmiştir.
Ancak, sessiz ve derinden, bir o kadar da vahim götürüleri olmuştur: Silah üretiminde
artış, çevre kirliliği, gürültü, radyasyon, gıdalardaki hormonsal ve ilaç tehlikeleri, atıklar,
katkılar, vb. gibi.
Özellikle TV, cep telefonu ve internet bağımlılığı, insanları yalnızlaştırmaya başlamış,
aile içi ve çevreyle olan iletişim büyük ölçüde azalmıştır. Bunlar, insanlık için kıymetli ve bir o
kadar da anlamlı olan zamanı, insani değerleri, dostlukları, aile içi iletişimi bir yandan da,
zamanımızı gizli veya açık şekilde çalmaya başlamıştır. Neticede insanlık hızla
kalabalıklaştıkça yalnızlığa ve bencilliğe itilmektedir.
Teknolojinin bu yönü bilinçsizce kullanılmaya devam edildiğinden; insanları
kaynaştıran ortak paydaları yok ederek; “aile bağlarının, samimiyetin, paylaşmanın, ahde
vefanın, sevginin” azalmasına da sebep olmaktadır.
İnsani değerlerin azalması neticesinde; “bencillik, hoşgörüsüzlük, aç gözlülük ve
sevgisizlik yüreklerde yeşermeye başlamıştır. Bu günkü savaşların, akan kanın, aç bırakılan
insanların, mağdur ve yetim bırakılan çocukların çektiği ıstırabın sebebi budur.
Görüleceği gibi, teknolojinin içinden; “ahlaki değerleri, insanlık onur ve merhametini,
sevgiyi” vb. çıkardığınızda, yaşam anında felakete dönüşmektedir.
Bütün bu gelişmeler insanı; refaha, huzura, saadete götürmesi gerekirken zengin ve
hâkim olma, yönetme uğruna, her türlü çirkinlikler, ahlaksızlıklar ve merhametsizlikler
yapılabilmektedir. Şu anda bile, zulüm, katliam, kan ve barut kokusu, açlık, sefalet, acı ve
gözyaşı durmamaktadır.
Gelişmeler bilinçli kullanılamadığından, çıkar çevrelerinin eline düşerek, yaşam
biçimimiz yozlaşarak, gelenekler, görenekler, ahlaki değerler vb. hızla ve üzücü şekilde
yıpranmaktadır.
Bayramlar da bu gelişmelerden etkilenmiştir elbette ki. İçinde bulundurduğu kendine
has; “yaşama sevinci veren, kaynaşmamızı sağlayan, beden ve ruh sağlığımızın sigortası olan
ve toplum katmanlarını mutlu eden motifler” kaybolmaya yüz tutmuştur.
Hediyeleşmenin, yeni elbiseler giyinmenin mutluluğu, el öperek harçlık almanın hazzı,
komşularla paylaşmanın toleransı, çocukların kahkahaları, sevinçleri, cıvıl cıvıl yarışları
sokaklarda yok artık.
Bayram namazlarının kalplerimize zerk ettiği manevi hazla, yakalanan uhrevi havanın,
hemen akabinde topluca kabirlere taşınması, hastaların unutulmaması, yakınını
kaybedenlerin topluca ziyaret edilmesi ne anlamlı, ne hoş uygulamalardı.
Çocukluğumda bayramlarda ev ev gezerdik. On iki yaşını doldurmayanlara çerez
dağıtırlardı. En samimi kafadar arkadaşlar ve akraba olanlar bir gurup olurduk.
Topladıklarımızın içinde neler yoktu ki; kuru üzüm, hurma, ceviz, fındık, fıstık, lokum, iğde,
kuru dut, keçiboynuzu, akide şekeri vb.

Evlere bayramlaşmaya gitmek gerçekten de mutluluktu. Kapıda güler yüzlü bir teyze
karşılar, bizi adam yerine koyar, hal hatırımızı sorar, cana yakın, cicili bicili giyinenlerimizin
yanağını okşar ve bolca çerez ikram ederdi. Ne tadına doyulmaz huzur kırıntılarıydı bunlar.
İçimizde; kin, kırgınlık, stres, hüzün asla yoktu. Engin bir hoşgörünün yüreklerimize enjekte
ettiği sevgi çiçekleri vardı göz bebeklerimizde.
Topladığımız harçlıklarla bayramlık servetimizi hesaplar, kendimize bahşedilen güven
ve sevinçle sokağa fırlardık. Ne bitmez tükenmez lezzet paylaşımlarıydı bilemezsiniz.
Büyükler de ev ev bayramlaşırdı. Tepsi içinde; kâğıtlı şeker, lokum, kolonya ve sigara ikram
edilirdi.
Anlattıklarımda olağan üstü durum yok elbette. Fakat hafızamda o kadar değerli izleri
var ki bu yaşantıların. Hatırladıkça, duygularımı tozpembe bulutlar sarmakta. Yeniden
yaşayabilmek için neler vermezdim ki.
Bütün bunları bize anlamlı kılan; madden sahip olduklarımızın çokluğu değildi elbette.
Zira çok da fazla bir şeylerimiz yoktu. Fakat gönül zenginliğimizi sağlayan; içtenlikler,
sadelikler yalınlıklar, samimiyet, sevgi ve hoşgörü oldukça çoktu. Yüreğimizde duruluk ve
huzur, ahde vefa, kadir kıymet bilme, sevme ve sayma vardı. Kanaatkârlık, yaşama sevincimiz
haddinden fazlaydı.
Bir takımdık adeta, komşularla, arkadaşlarla, akrabalarla. Birimizin derdi, hepimizindi.
Hayattan çok şey beklemezdik. Uzak ve elde edilemeyecek hedeflerimiz yoktu. Sade samimi
ve basit yaşardık. O yüzden endişeli değildik belki de.
Evlerimizde çok eşya yoktu. Yaşamımız gibi evlerimiz de sadeydi. Fakat sevgimiz
sayesinde, hoş görülü ve huzurluyduk. Kafamız her şeyle meşgul değildi. Esas olan kalp
kırmamak, üzmemekti, yardımlaşma ve dayanışmaydı.
Şimdiki bayramlarda maddi her imkân var elbette. Hiç bir şeyin özlemi çekilmemekte.
Ancak, en pahalı malzemelerle pişirilen, fakat lezzet vermeyen yemek gibi san ki. Kaybolan
bir tat var. Katılan malzemeyle bulunamayacak bir tat.
İşte bayramlara lezzet veren de manevi paylaşımlardır. Engin sevgi, saygı, değer
verme, hoşgörü, biz duygusu, yardımlaşma, komşuluk ilişkileri, aile bağları, merhamet,
kanaatkarlık, tevekkül, kendisi ve başkaları ile barışık olabilme, empati, pozitif düşünme vb.
değerler.
Bunlar, bayramlara ruhunu veren, kişiyi, aileyi ve dolayısı ile toplumu mutlu kılan
argümanlardır. Hiç bir masrafı olmayan, paylaştıkça çoğalan böylesi hasletler, sadece, haset,
kıskanç, bencil, öfkeli, nefret duyan kalplerde yeşermez. İnsanı insan yapan değerleri
yaşayamazsak, her gün bayram ilan edilse de bir anlamı olmayacaktır.
Bayramlar önce yüreklerde olmalı. Bunu başarabiliriz elbette. Geçmişin özlemleri ile
yetineceğimize, gelin gönülleri önce bayram kılalım. O tat yeniden gelecektir eminim.
“Gönüller sevinç dolsun, umutlаr gerçek olsun, аcılаr unutulsun, üzerimize
mutluluklar yağsın” dileklerimle… Bayramınız kutlu olsun…
Sevgiyle kalın…


173 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

RAMAZANIN GÜZELLİKLERİ - 24/03/2024
“Gerçek oruç, sadece yiyip içmeyi değil, boş ve hayasızca sözleri de terk ederek tutulan oruçtur.” [Hakim]
BATI NIN UTANÇ DOLU GEÇMİŞİ - 24/12/2023
Gazze’de yaşanan insanlık dışı soykırım sahnelerini ilk izlediğimizde, önce şaşırdık...
BABALAR GÜNÜ ÜZERİNE - 14/06/2022
“Baba olduktan sonra göreceksiniz ki, kendi mutluluğunuzdan çok, çocuğunuzun mutluluğu ile mutlu olabilirsiniz.” Balzac
ONBİR AYIN SULTANI - 25/04/2022
“Gerçek oruç, sadece yiyip içmeyi değil, boş ve hayasızca sözleri de terk ederek tutulan oruçtur.” [Hakim]
ÇANAKKALE GERÇEK BİR DESTANDIR - 29/03/2022
Tarihte iz bırakan bazı olaylar hüzünlüdür, acılarımızı depreştirir.
ANNE BABALAR ÇOCUKLARINIZA SAHİP ÇIKINIZ - 03/03/2022
Çocukların nasihatten çok, iyi örneğe ihtiyaçları vardır. Joseph Joubert "Çocuğunuzu anlayabilmeniz için, onu kendine özgü gelişim biçimi içinde, bir bütün olarak görebilmeniz gerekir
ÖĞRETMENLER GÜNÜ’NÜN ARDINDAN - 29/11/2021
Yazıma başlarken tüm öğretmenlerimin “öğretmenler günü” nü yürekten kutluyorum.
ÇOCUK EĞİTİMİNDE SEVGİNİN YERİ - 06/11/2021
Eğitim, hayata ve topluma intibak edebilmenin ortak adıdır. Yeni doğan çocuğun beslenmeye alıştırılması, denilebilir ki, insan neslinin eğitimle tanıştığı ilk somut anlardır.
DERS KİTAPLARI ÇIKMAZI - 18/09/2021
Okullar “Yüz Yüze Eğitim” e açıldı. Veliler, öğrenciler, öğretmenler ve yöneticiler mutlu.
 Devamı